11 Ağustos 2007 Cumartesi

KÖŞE YAZARSIZ BİR GAZETEYE DOĞRU


Köşe yazarlarına değil muhabirlere yatırım yapın!. Çünkü köşe yazarları gereksiz ama muhabirler olmassa olmaz! İşte bu nedenle yayın yönetmenleri ve patronlara önerim, kriz anlarında muhabirleri ve editörleri değil, köşe yazarlarını işten atmaları...

Türkiye’de iyi niyetle yaklaşırsak bir köşe yazarı enflasyonu yaşandığını söyleyebiliriz. Eğer biraz daha gerçekçi ve katı olursak, bunun aslında bir köşe yazarı oligarşisi olduğunu bile iddia edebiliriz.

Türkiye’deki gazete hacminin önemli bir kısmını köşe yazarları oluşturuyor. Duruma bakılırsa, gazeteler, ne kadar iyi ve popüler köşe yazarı bulundururlarsa o kadar çok okunacaklarını ve rakiplerine karşı rekabet güçlerini o ölçüde artıracaklarını hesap ediyorlar.

Ancak, bu sadece bir inanış ya da varsayım mı yoksa ayağı yere basan ve ciddiye alınması gereken bir pazarlama stratejisi mi pek net değil. Bir strateji ise, sonuçları nasıl denenip görüldü? Gerçekten yeni bir köşe yazarı transfer ettiğinizde trajınız nasıl artıyor? Etmediğinizde bundan nasıl etkileniyorsunuz, bu etkiyi nasıl ölçüyorsunuz?

Bütün bu soruların yanıtları cevapsız. Basındaki yöneticiler bu konuda biraz hisleri, biraz da alışkanlıklarıyla hareket ediyor gibiler. Aksini düşünen varsa dinlemek ve ikna olmak isterim.

Köşe yazarlarının işlevi konusunda ise basın patronlarının büyük bir yanılgı içinde olduklarına inanıyorum. Bu yanılgı yayın yönemeni, köşe yazarları ve patron arasındaki tuhaf ve kırılması zor bir iletişim üçgeninden kaynaklanıyor. Köşe yazarları öyle bir inanç geliştirmişler ki herkes sanki onlar olmazsa gazete çökecekmiş gibi düşünüyor. Ben buna inanmıyorum, işte bu nedenle köşe yazarlarına harcanan paranın haber merkezine harcanmasının gazete satışlarını da fazla yükselteceğini düşünüyorum.

Gelin hep birlikte basit bir matematik hesap yapalım. Gazete de traj dışında ölçüm yapmak zor. Ama her gazetenin de bir internet sitesi var. Dolayısıyla bu internet siteleri üzerinden her türlü ölçümü yapmak gayet kolay. Elbette bir gazetenin internet sitesi okurlarıyla o gazetenin kağıt baskısını okuyan kitle arasında önemli bir fark var. Ancak yine de internet sitesi üzerinden yapılacak bir inceleme, bize onemli ipuçları verebilir. Rakkamlar ortada: İnternet sitesi olan bütün gazeteler, hangi köşe yazarının ne kadar okunduğunu, o köşeler üzerinde her okuyucunun ne kadar zaman harcadığını biliyor. Bunun yanı sıra sitedeki haberlerin kaç kişi tarafından okunduğunun da rakkamları var. Köşe yazıları köşe yazarlarına, haberler ise muhabir editor ve ajanslara ait. Bu rakkamlar bir araya getirilsin ve bir kıyaslama yapılsın. Hatta bırakın, okurlar, hangi yazının kaç kişi tarafından okunduğunu görsün. Örneğin . haber7.com’un yaptığı gibi her haberin ve her köşe yazısının altına, o yazının kaç kişi tarafından okunduğu açıkca belirtilsin. O zaman görecegiz kaç kişi haber okuyor, kaç kişi köşe okuyor. Sonra da oturur, köşecilerin ve habercilerin maliyeti arasında bir kıyaslama yaparız.

Bana kalsa, yani eğer Sayın Aydın Doğan, benden, sahip olduğu gazetelerden birini yönetmemi istese, ilk icraatım, bütün köşe yazarlarını kapının önüne koymak olurdu. Eğer bunu beceremezsem, birini kiralar ve başlarından aşağı kızgın Bizans yağı döktürürdüm. Sırf malulen emekliye ayrılabilsinler diye.

Bundan iki tür keyif alırdım. Birincisi, yoksul bir muhabir-editörken içimde birikmiş öcü onlardan nihayet almış olmanın verdiği rahatlama. İkincisi ise gazetemin üstünde ağır bir mali yük oluşturan köşe yazarlarını elimin tersiyle kaldırıp kapının önüne atmış olmanın verdiği muazzam bir finansal rahatlama ve başarı sevinci.

Şimdi 40’ıma varıyorum ama görüyorum ki basında bu konuda hala değişen bir şey yok. Halen muhabirler çok az maaşa talim ederken, üstelik sürekli işten atılma korkusu yaşarken, köşe yazarlarının keyfine diyecek yok. İtibar görüyorlar. Yıllardır köşelerindeler ve yıllardır o dolgun maaşları banka hesaplarına doldurmaktan telef oldular. Üç köşe yazarının toplam maaşıyla bütün muhabirlerin maaşlarının denk olduğu yayın organları var Türkiye’de.

Peki köşe yazarları gazeteden gidince onlardan kalan parayı ne yapacağım? Çok kolay: Hepsini haber merkezi için harcayacağım. İyi ve tecrübeli muhabirler transfer edeceğim. Zaten varolan ekibe hiç dokunmayacak ve onların da maaşına zam yapacağım. Muhabir ve editörler arasında hiç bir maaş farkı olmayacak.

Muhabirlerin hayatını sadece maddi anlamda değiştirmeyeceğim. Yetkileri de artacak. Örneğin gününe ve haberine göre yaptıkları her haberin yanı sıra bir de yorum yazmalarını isteyeceğim. Çünkü haber yazarken hiç bir muhabir o habere kendini gerçekten katamıyor. Haber ve kendi görüşleriyle arasında bir mesafe bırakıyor. Ama yorum sayesinde haberle ilgili olarak kendi düşüncelerini tümüyle dillendirebilecekler. Okurlar için muhabirlerin yorumlarını okumak, köşe yazarlarının yorumlarını okumaktan daha faydalı olacaktır. Çünkü bu yorumlar daha sahici olduğu gibi, birinci elden tanıklığa ve verilere dayandığı için daha değerli olacaktır.

İkincisi her muhabirden onların ilgi alanına göre belli konularda uzmanlaşmalarını isteyeceğim. Örneğin ordu ve ordudaki yolsuzluklar, bakanlıkllardaki yolsuzluklar, bankalardaki yolsuzluklar, MİT ve Polis, Aleviler, Avrupa, Amerika Ermeniler, Çeteler, İhaleler, Saglık sektörü, Sinema, Tiyatro, Edebiyat… vs. Bunların hepsi ayrı bir uzmanlık alanı olacak. Ancak bu alanlara giren hiç bir haber de sadece o uzman muhabirlerin tekelinde olmayacak. Örneüin edebiyat muhabiri bir bakanlıktaki yolsuzlukla ilgili haber yakaladığında , bu haber üzerinde rahatlıkla çalışabilecek ve yolsuzluk muhabirinden de danışmanlık hizmeti alacak.

Amerika da 2007 yılı içinde yapılan bir araştırma, benim yukarıda ileri sürdügüm tezleri destekler nitelikte. Yani, haber departmanına yatırım yapmanin finansal acıdan gazeteye getirdigi pozitif geri donüsüm... Bazi basin patronlari eski yeşilcam prodüktorleri gibi kazılanılan geliri oncelikli olarak başka sektorlere yatıriyor. Kalanı gazetenin teknik altyapısına, ardından bina ve mobilyaya, sonra koşe yazarlarına ve en son olarak haber merkezlerine harciyor. Iste bu mentalitenin, Missouri-Columbia üniversitesi profesörlerinin yaptığı bu araştırmanın sonuclarından ogrenecekleri cok sey var.

Bu araştırmacılar küçük ve orta büyüklükteki gazetelerin finansal verilerini incelediler ve şu konulara fokus oldular: Haber kalitesi, traj ve reklam.

Arastırmayı yürütenlerden Sam Watson İsletme Fakultesi profesorlerinden

Murali Mantrala, diyor ki Gazetelerin haber kalitelerine yatırım yapmalarının geri dönüşümü büyük. Bu yatırım doğrudan trajı artırıyor, trajın artması da haliyle reklam gelirlerini yukarı çekiyor.”

Bu araştırmanın detaylarını İngilizce okumak isterseniz, işte link. State of the News Media

Benim hayalim biraz geç gerçekleşir ancak Yayın yönetmenleri ve patronlara önerim kriz anlarında muhabirleri ve editörleri değil köşe yazarlarını işten atmaları. HIDIR GEVİŞ

1 yorum:

  1. Yürekten katılıyorum.
    sorun şu ki, tekel gasteciliğinde önemli olan haber değildi, bağlantılardı. hamuduyla para götüren kçşecilerin,enkırmenleri hep eski tüfek olduklarına ve devletteki köşe başlarındakiler ve paşalarla ile aynı safta yer aldıklarına bakınca muhabirler önemsizdi.. bu yazı bence tam döünüşümün başlangıcında yazılmış ve şu aralar çok daha geçerli -ki her zaman böyle olması gerekirdi- bir yazı.
    zaten eski tüfekler de artık çok yaşlandıklarından fiziken kalemi bırakma dönemleri de geldi..

    bu arada hiç köşe yazarı olmayan bir gazete çıktı bu ülkede siyahbeyaz adında.. o gazeteden örnekler de bulabilir ve paylaşırsanız sevinirim -çevreniz geniştir :)

    YanıtlaSil

#navbar-iframe { height: 0px; }