15 Haziran 2008 Pazar

AHMEDINECAT!!!! Bir bomba atarım sevişirsin










Hıdır Geviş-TARAF GAZETESI

Sybil’e gerçekten çok bozuluyorum. Ne zaman kendisine bir sevgili bulsa arkadaşlarını ihmal ediyor. Oysa bilmiyor ki sevgililer gelip geçici ama arkadaşlıklar kalıcı. Evvelki gün, üç kere telefonuma mesaj bırakmış, açmadım; “açmayacağım işte” diye inat ettim. Ama bu kızdan kaçmak ne mümkün. Gectigimiz Pazar, sahibi Türkiyeli olan Garden of Eden adlı asortik marketin Union Square’deki şubesinde karşıma çıkmasın mı. Sevimli sevimli gülünce bütün kızgınlığım geçti.

Sybil’e kızgınlığımın asıl nedeni başka. Geçen gün East Village’daki Mehanata adlı Bulgar barına hep birlikte gidecek ve bir Yunan müzik grubunun canli performansini izleyecektik. Ama hanımefendi son anda aradı ve bize katılamayacağını söyledi. Nedini yine o adamdı tabii.

ORGAZM BAĞIŞI: Aman gelmediyse gelmedi. Hanımefendi, düğünlerin kamberi değil ya. Bu O’nun kaybı. Yunan grubu Mages (mayspace.com/magges) gerçekten çok iyiydi. Geleneksel Yunan müziğine hafif modern bir yorum katarak, kendilerine özgü bir tarz yaratmışlar. Dinlemesi çok güzeldi. (Youtube arama kutusuna “Magges – Ouzo” yazarsanız performanslarını orada görürsünüz) Grubun önünde, yerde bir de sebze kasası vardı, üzerinde de nargile ve ouzo, yani rakı. İsteyen gidip bir fırt çekiyordu. Bu Akdenizli görüntünün cazibesine dayanamadım. Annem duymasın ama ben de gidip bir fırt çektim, üstelik rakıdan miğdem bulandığı halde. Ama ne yapayim, her şey biraz da tişörtünün üzerinde “orgasm donation” (orgazm bağışı) yazan o garsonun ısrarları nedeniyle oldu.

Grubun konseri bitince aşağı kata indik. DJ bey, Balkan müzikleri çalıyor. Gariptir, birden bana bir seyler oldu. Sanki vucuduma dusuk voltajli elektrik verilmisti. Kipir kipir kipirdiyordum. Ortalık bayağı bir loştu. Bu loşluk başka yerde bulunmaz deyip, iyice çığırımdan çıktım

ve basbayagi dans etmeye başladım, aslında oynama-zıplama konusunda çok utangacımdır. Sonuc guzel oldu. Beni goren arkadaslarım da cesaretlenip oynamaya başladılar. Çoğunlukla, ertesi sabah uyandığımda bir önceki gece yaptığim dans hareketlerini hatırlar, “ah yer yarılsa da içine girsem kaybolsam”, derdim. Ancak bu kez öyle bir dilekte bulunmayarak, Tanrı’yı da kendimi de bayağı bir şaşırttım.

Ben Tanrı’yı, Sybil ise beni şaşırtiyor. Sybil bu defa yine bana kafayı yedirtecek şeyler anlattı.

Ogün Sybil’le markette karşılaşınca, ben elimdeki portatif salata kabina bir kac sey daha ekledim,

o da kendine bir kutu somon balıklı suşi aldı ve birlikte dışarı çıktık.

14’üncü sokak üzerinden batıya yani 8. Caddeye doğru yürümeye başladık. Öyle almış başımızı gitmişiz ki gele gele Christopher sokağının bitimindeki, Pier’e geldik. Pier, nehrin ortasına doğru uzanan kocaman bir iskele, iskelenin orta yerinde çimenlik bir alan bulunuyor, sagda solda ise banklar.

Bu havalarda, hele hele hafta sonlari tiklim tiklim oluyor buralar. Özellikle tişörtlerini çıkarıp kaslı vücutlarıni çimenlerin üzerine yayan civar gaylerini kesmek için birebir bir mekan. Şimdilerde gaylerin rahatlığını kıskanan bir takım straightler de buralara dadanmaya başladı.

FEMİNİST TERÖRISTLER: Her ikimiz de çimenlerin üzerine guzelce yayiliverdik ve yiyeceklerimizi acip yemege basladik. Sybil bildiginiz üzere yine çok konuşuyor, yine planlar yapıyor. Yeni fikri ise feminist kadınları örgütleyerek onlardan bir tim kurmak ve çeşitli erkek hedeflerine terörist saldırılar düzenlemek. Haydaaa. Bu kızla konuşurken biri bizi duyacak diye ödüm yüreğime karışıyor.

Sybil’e dedim ki, “Sybilcim, bu bir çizgi roman projesi olsun, en azından konuşurken öyle diyelim ki durduk yere başımıza iş açılmasın. Hatta bu sahiden bir cizgi roman konusu da olabilir. Arzu edersen, seni İstanbul’da yaşayan Hakkarili karikatürist arkadaşım Ender Özkahraman’la tanıştırırım. Sen yazarsın, O çizer. Ender hem sanatciliginda, hem de insanlığında çok iyidir.”

Şimdi size Sybil’in çizgi roman planını anlatayim biraz. Sybil adli kadın kahraman, biyoloji alanında çalışan feminist kadınları örgütlüyor ve onların illegal yollardan gay bombası üretmesini sağlıyor. Sonra bu gay bombası, kadınlara en çok eziyet çektiren ülkelerin meclislerine atılıyor. Haliyle ilk hedef Ahmetinejat`in Iran’i oluyor. Gay bombasını yiyen Iran Meclisindeki mollalar, aniden birbirlerine ısınıp, birbirlerini sıra dışı bir şekilde sevmeye başlıyorlar. Bombanin etkisi bir kac saat mi suruyor, sabaha kadar mi suruyor orasini Sybil’e sormayi unuttum.

GAY BOMBASI: Şimdi diyeceksiniz ki “bu gay bombası da ne yahu?” Durun, acele etmek yok. Ne olduğunu tane tane anlatacağım.

Gay bombası ilk olarak 2005 yilinda The Sunshine Project adlı, kimyasal silahlar karşıtı bir sivil toplum örgütünün internet sitesinde dile getirildi. Pentagon’un üzerinde çalıştığı bir bombanın savaş alanında savaşan askerlerin üzerine atıldığı taktirde afrodizyak bir etki yarattığı ve askerlerin cin çarpmışa dönüp, etrafında, güzel çirkin kadın erkek kim olursa olsun sevişmeye meyledecekleri iddia ediliyordu. Araştırma önerisi Amerikan ordusunun Ohio eyaletindeki labaratuvarlarından çıkmıştı ve projenin geliştirilmesi için milyonlarca dolara ihtiyac duyuldugu soyleniyordu.

TAŞLAYIN KAHPEYİ”: Çok geçmeden olay BBC’den ABC’ye kadar pek çok televizyonun haber programlarına yansıdı. Beyni buldozer silindiri gibi çalışan çok bilmiş gazeteciler, bombanın bu geçici etkisini “bomba askerleri gay yapıyor” şeklinde yorumladılar. Bu durum haliyle gay örgütlerini kızdırdı. Onlara göre bir bombayla cinsel kimliğin değişeceğini iddia etmek gay kimliğini aşağılamaktı. Bu arada benim de aklıma şu soru geldi; eğer askerin teki çölde bir başınaysa ve bombanın etkisi ona kadar ulaşmışsa ne yapacak? Tüfeğiyle mi aşk yapacak?
Peki savaştan sonra ne olacak, tüfeğini anasının evine götürüp, "nişanlım" diye mi tanıştıracak.

Neyse bu gay bombası hikayesi ile ilgili olarak 2007den beri pek bir şey konuşulmuyor, Gerçekten üzerinde çalışılıyor mu çalışılmıyor mu kimse kesin bir şey söylemiyor.

Peki merak etmiyor musunuz, Sybil neden gay bombasını atmak için İran Meclis’ini seçti acaba?

Sybil’i Iran konusunda deliye döndüren sebep, hani bizdeki Vurun kahpeye adlı kurmaca romanın İran topraklarında “taşlayın kahpeyi” adlı gerçek bir oyuna dönüşmesi.

GAZ CUMHURİYETİ: Biliyorsunuz bu gariban ülke Şah ın diktatörlüğünden kurtulayim derken, mollaların diktatörlüğüne teslim oldu ve koca Cumhuriyet eldeki demokratik hakları da kaybedip tam bir gaz cumhuriyetine dönüştü (Özellikle, ”muz cumhuriyeti” demiyorum, çünkü bu ülkede gaz muzdan daha mühim bir gelir, öyle degil mi!). Simdi donup geriye baktığınızda , yasaların gücü adına habire kendi insanlarını asmaktan ve saga sola kabadayılık etmekten başka ülkesine hiç bir sey verememiş bir rejimle karşılaşıyorsunuz.

İşte bu rejim en çok da kadınlara kan ağlatıyor. Bizim Sybil’i kızdıran da işin bu yönü zaten. özellikle de Zohreh ve Azar Kabiri adlı kız kardeşin trajik durumu Sybil’i çok üzüyor. Bu iki kızkardeş, Zohreh’in eşinin “zina”sikayeti üzerine, 2007 şubatında tutuklandı. Biri 27 diğeri 28 yaşında olan kardeşler, sözde eve erkek atmışlardı. Önce 99 kırbaç yediler. Daha sonra da taşlanarak idamlarına karar verildi. Uluslarası baskılar nedeniyle idam henüz gerçekleşmedi, belki de gerçekleşti de kimsenin haberi olmadı, İran bu, belli mi olur

İran’da evlilik dışı cinsel ilişki yasak, dolayısıyla iş üstünde yakalanırsanız cezası kırbaçtan başlıyor ve daha öteye gidebiliyor. Ceza kanunun 83. maddesi ise zina ile ilgili. Bu maddeye göre evli kadınlar başka bir erkekle cinsel ilişkiye girdiklerinde taşlanarak ölüm cezasına çarptırılabiliyorlar. Kadınların evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesinin cezası ise kırbaçlanma.

İran’da şu anda 11 kişinin taşlanarak öldürülmek üzere hapiste tutuluyor. 2007’de iki kişinin bu şekilde idam edildigi söyleniyor. Erkek kurbanlar taşlanmadan önce bellerine kadar; kadınlar ise göğüs hizalarına kadar toprağa gömülüyor.

BURUNLARINDAN GELDİ Zina davalarında kanıtlar yeterince gözden geçirilmiyor ve kararlar çok kolay alınıyor. Çünkü yargıçlar erkek. Dolayısıyla kadınlara karşı olan önyargıları, aldıkları kararları da etkiliyor. Nitekim hakkında recm cezası verilenlerin çoğu kadın. Hatta Adalet Bakani Ayatollah Shahroudi’nin kendisi bile alınan kararların subjektifliği yönünde açıklamalar yaptı ama hiç bir şey değişmedi.

Tıpkı Zohreh ve Azar Kabiri ile ilgili verilen kararın subjektif olmasi gibi. Bu kadınların bir erkekle cinsel ilişkiye girdiklerinin hiç bir kanıtı yok. Sadece evde bir erkek olduğu ispat edilmiş. Ayrıca kanıt olsa ne olur. Kadının namusunu temizlemek devlete mi düşmüş. Bu durum, devletin din adına vatandaşların bireysel hayatına tecavüz etmesi degil midir. Tövbe Yarabbim, sanki penisi kürek çekmek, vajinayı ise çiçek dikmek için üzerimizde taşıyoruz. Bırakın insanlar doya doya sevişsin. İşin içinde zorlama, kandırmaca, taciz, manüpülasyon, dayatmaca, korkutmaca, yaş sınırını ihlal ve teşhir olmadigi sürece cinsel hayatlarında insanların kiminle düşüp kalktıkları devletin üzerine vazife değil, mahallelinin üzerine de vazife değil, kimsenin üzerine vazife değil.

HAYDİ, HAYAT KURTARMAYA • Şimdi siz okurlar, bu kız kardeşler için ne yapabilirsiniz? Bugün pek çok uluslararası sivil toplum kuruluşu İran’a bu insanlık dışı cezaların kaldırılması için baskı uyguluyor. Bu baskıyı siz de yapabilirsiniz. Hiç üşenmeyin, hemen, ASAGIDA Zohreh ve Azar Kabiri için İngilizce yazılmış çağrı mektubunu bulup İranlı yetkililerinin mail adreslerine yollayın. Böylece sadece bu zavallı iki kız kardeşi değil, gelecekte idam edilmesi muhtemel kadınların da hayatını kurtarabilirsiniz. Haydi, hayat kurtarmaya.


ONLARIN HAYATINI NASIL KURTARABİLİRSİNİZ…

İran’da taşlanarak idam edilmelerine karar verilen İranlı Zohreh ve Azar Kabiri adlı kızkardeşlerin kurtarılması için başlatılan uluslararası kampanyaya siz de destek verin. Eğer İranlı devlet yetkililerine çağrıda bulunarak, taşlanma cezasının (Recm) insanlık dışı bir suç teşkil ettiği ve uluslarası kuralların ihlali olduğunu vurgulamak istiyorsanız hemen harekete geçin.

Aşağıda örneği yer alan çağrı mektubu olduğu gibi kopyalayıp İranlı yetkililere göndermeniz halinde, bu kızkardeşlerin idam edilmemeleri gerektiğini dile getirmiş olacaksınız.

Aşağıda ayrica Zohreh ve Azar Kabiri’ye verilen cezanin kaldırılması konusunda yetki sahibi bütün İran devlet görevlilerinin iletişim bilgileri mevcuttur. İngizce çağrı mektubunu bu görevlilere İster email atın, ister fax çekin, ister zarfa koyup gönderin, isterse de telefon açıp mektubu onlara İngizce olarak okuyun.

ÖRNEK MEKTUP:

Your Excellency,

I urge you to immediately cancel the execution of Zohreh and Azar Kabiri, two sisters from Khademabad, Iran who have been sentenced to death by stoning for adultery, in the name of Islam. We are concerned that such an unacceptable and inhumane punishment is being applied to women who have already had the sentence of 99 lashes imposed and executed and have been denied a fair and transparent trial.

I am gravely concerned that Zohreh and Azar have been sentenced to death for adultery. In Iran, women are punished more harshly than men for having committed adultery; this however directly contravenes article 26 of the International Covenant on Civil and Political Rights (ICCPR), which provides that “[a]ll persons are equal before the law and are entitled without any discrimination to the equal protection of the law.” In a speech delivered on 21 June, 2006 President Ahmadinejad stated that “the country should be built upon the basis of justice, kindness, serving the people, progress and lofty goals.” If Zohreh and Azar are executed, although punishment has already been carried out, then justice will certainly not have been served.

Furthermore, as a state party to the ICCPR, Iran has made an explicit and unreserved commitment under article 6(2) that if the death sentence is imposed it is to be “only for the most serious crimes.” The UN Human Rights Committee (in the case of Toonen Australia) has made it clear that treating adultery and fornication as criminal offences does not comply with international human rights standards. Therefore the sentence of execution by stoning imposed on Zohreh and Azar Kabari breaches Iran’s commitments under the ICCPR.

I request that you stop the planned executions and take immediate action to remove death by stoning from the legal system.

Yours sincerely,

(Mektubu yazanin ismi ve imzasi buraya)

**********************************

YUKARIDAKİ MEKTUBU YOLLAYACAĞINIZ DEVLET YETKİLİLERİNİN İSİMLERİ

1- Ayatollah Mahmoud Hashemi Shahroudi
(Adalet Bakani)

Adres: His Excellency Ayatollah Mahmoud Hashemi Shahroudi
Head of the Judiciary
c/o Ministry of Justice

Park-e Shahr
Teheran
Islamic Republic of Iran


Fax: +98 21 3311 6567, + 98 21 3390 4986

Tel: +98-21 22741002
+98-21 22741003
+98-21 22741004
+98-21 22741005

Email: iripr@iranjudiciary.org, irjpr@iranjudiciary.com info@dadgostary-tehran.ir


2-Mahmoud Ahmadinejad

( Basbakan)


Adres: President of the Islamic Republic of Iran
Presidency Office
Pasteur Avenue
, Postal Box 1423-13185
Teheran

Tel:

+98 21 88825071
+98 21 88825072
+98 21 88825073
+98 21 88825074
+98 21 88825075

Fax: +98 21 6646 2774, Fax: +98 21 6 674 790

Email: dr-ahmadinejad@president.ir


3- Ayatollah Khamenei

(Anayasa Mahkemesi Baskani)

Tel: +98 21 64412020
Fax: +98 251 7774 2228
Email: info@leader.ir / istiftaa@wilayah.org / webmaster@wilayah.org

Adress: His Excellency Ayatollah Sayed 'Ali Khamenei, The Office of the Supreme Leader
Shoahada Street
, Qom
, Islamic Republic of Iran



İRAN’IN ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE YER ALAN KONSOLOSLUKLARININ İLETİŞİM BİLGİLERİ:.

Türkiye-Ankara

İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçiliği Tahran Cad. No:10 Kavaklıdere

Tell: 427 43 20-22

Fax: 468 28 23

Amerika-Washington, D.C.

Tel: +(202) 965-4990; (202) 965-4991; (202) 965-4992; (202) 965-4993; (202) 965-4994; (202) 965-4999
Fax: (202) 965-1073; (202) 965-4990

Kanada-Ottawa

Tel: (613) 232-5712

Ingiltere-Londra,

Tel: 0207-225-3000
Fax: 0207-589-4440

Isviçre-Cenova

Tel: (41-22)332 21 00-21
Fax: (41-22)733 02 03

Birleşik Arap Emirlikleri-Abu Dabi

Tel: +9712-4447618
Fax: +9712-4448714

Danimarka-Kopenhag
Tel: 3916-0003
Fax: 3916-0075

Norvec-Oslo

Tel: (+47) 23 27 29 60
Fax: (+47) 22 55 49 19

Rusya-Moskova
Tel: 9178655; 9179679; 9175219; 9177282; 9170039; 9172442; 9178959
Fax: 2302897; 9179683

Fillandiya
Tel: +358-9-6869 240
Fax: +358-9-6869 2410

Güney Afrika
Tel: +27 (012) 342 58 80 / 1
Fax: +27 (012) 342 18 78

Almanya-Frankfurt
Tel: +49 (0) 69 56 000 739 - 740
Fax: +49 (0) 69 56 000 728
Email: iran.botschaft@t-online.de, info@irangk.de, info@igk-hamburg.de.

Hindistan-Yeni Delhi
Tel: +91-11-23329600/ 01 / 02
Fax: +91-11-23325493

Brüksel
15a avenue Franklin Roosevelt
1050 Brussels, Belgium
Fax: + 32 2 762 39 15
Email: iran-embassy@yahoo.com and secretariat@iranembassy.be

#navbar-iframe { height: 0px; }