28 Aralık 2007 Cuma

TARAF GAZETESİ YAZARI HIDIR GEVİŞ YAZILARINDAN SEÇMELER






ROBOT ORDU GELİYOR

Amerikan ordusunda 2015 yılına kadar askeri kara ve hava araçlarının önemli bir bölümünün robotlaştırılması hedefleniyor. Eğer 127 milyar dolarlık bu proje planlandığı gibi giderse, gelecekte New York’daki bir ofisten Bagdat’daki bir Iraklı’yı vurmak bile mümkün olacak.


Hıdır Geviş/ New York

Bazen Cumaları iş çıkışında bir sokak ötedeki Stone sokağına gidiyoruz. Burada birbirine yakın bir kaç bar-lokanta var. Wall Street’deki (aslında bu bölge resmi olarak Financial District olarak anılıyor. Wall Street ise kısa boylu bir sokak. Bu sokağın Broadway’den başlayan ucunun Nassau sokağıyla kesiştiği yerde ise New York Borsa binasi yer alıyor). Finans sirketlerinin mesken tutuğu uzun ve mimari güzellikten yoksun binaların arasında sıkışmış kalmış kırmızı kiremitli az katlı binaların olduğu nadir bir sokak burası. Ofise yakın. Bu nedenle orayı seçiyoruz. Yoksa başka bir özellikği yok. Ama yaz akşamları güzel oluyor. İstanbul’un Çicek Pasaji nda olduğu gibi sokağa masalar atılıyor, keyifli.

Dışarıya böyle aşiret halinde çıkınca garsona baştan söylüyorum: “Benim hesap pusulamı ayrı hazırlayın lütfen”. Ne yediğimi-içtiğimi bileyim ki ona göre ödeyeyim. Ortak hesap ödemekten hoşlanmıyorum. Çünkü ne başkasının yediklerini ödemeyi seviyorum ne de kendi yediklerimi başkasına ödetmek.

Ian, kendisine Japon birası sipariş etti. Bu bira markasının adı Hitachino Nest. Hiç duymamıştim. Ben de denemek istedim ve bi tane de kendim için rica ettim. Ekşimsi güzel bir bira. Tadı çok farklı.

Kafalar hafif kıyak olunca milletin dili de çüzülüveriyor tabii, insanlar daha rahat sohbet ediyor, zihinlerin karanlık depolarında istiflenmiş pek çok şey böyle anlarda ortaya çıkıyor.

Masadakiler, ileride hayalini kurdukları projelerden bahsetmeye başladılar. Ben wallstreetpioneers.com adlı web sitemde nasıl Amerika’daki blog yazarlarını bir araya getirmek istediğimden sözettim. İstanbul’da yaşayan ve tanıdığım en yetenekli IT’ci olan UMUT KATIRCI’nın da bu konuda bana gönüllü destek olacağını anlattım.

Konusmaya IT (Information Technology-Bilişim Teknolojisi) lafı karışınca, bizim şirketin IT departmanın şeflerinden biri atılıverdi. O’nun da bir planı varmış ama önce Pentagon’a elindeki projesini kabul ettirmesi gerekiyormuş. Manhattan daki gökdelenlerin birinde (mümkünse en son katta) 100 kişinin çalışabileceği genişlikte bir ofis kiralamayı hayal ediyor. İşe aldığı insanlar ise 17 yaşının üzerinde olmayacakmış. Bu gençler bilgisayar oyunlarını çok iyi oynayan, bilgisayardan çok iyi anlayan insanlar arasından seçilecekmiş. Elemanlar sabah içe gelecek, savasacak, sonra işi gececilere devredip eve geri dönecek, sabah gelip gececilerden içi devralıp tekrar işe devam edecekler.

Bizde jeton düşmedi. “Nasıl yani, savaşmak mı?” dedik hep bir ağızdan. Anlatmaya devam etti. Örneğin Amerika o yıl Irak ile savaş halindeyse Irak’daki düşmanla ( o her kimse) bilgisayarlar aracılığıyla savaşılacak. Savaşcılar ise bu genç elemanlar olacak. Hatta savaşırken öğlen arası yemek molası bile verebilcekler. Ofislerinde koltuklarında oturup Bagdat’daki ayaklanmacıları öldürürken, kahvelerini içebilecekler. Bizim IT’ci adam, bu gençlerin Irak’daki Robot orduyu buradan yani New York’dan idare etmelerini sağlayacak bir şirket kurmayı hayal ediyor. Her bir eleman ayrı bir robot askeri kumanda edecek. Böylece 100 kişilik bir robot ordu 24 saat hiç durmaksızın Irak’ın sağı benim solu senin avlanıp duracaklar.

Duyduklarım karşısında rengim attı. Diğerleri de buz kesmişti. İş arkadaşımızın hayali bizde hayal kırıklığı yarattı. Adam oldurme business’i…

Benim ki de saflık aslında. Neden şaşırıyorum hala bilmiyorum. Kendini savunma maksadıyla çıkarılan bütün savaşların sebebi para ve çıkar değil mi.

Peki gerçekten mümkün mü böyle bir şey? Bir Amerikalı gencin New York’da oturup Bagdatlılar’ı vurması gunumuz koşullarında olası bir şey mi. Biraz araştırınca bunun gayet mümkün olduğunu anladım.

Günümüzdeki savaş teknolojisi manzarası Termanitor türü bilim kurgu filmlerini tam olmasa da biraz andırıyor aslında. Güney Kore ve Israil sınır güvenliğinde silahlı robot araçlar kullanıyor. Çin, Hindistan, Rusya, Sinngapur ve Ingiltere de silahlı robot araçların kullanımını artırıyor.

Robot orduyla ilgili ilk ciddi ve geniş kapsamlı haberlerin ortaya çıkması 3 yıl öncesine denk geliyor. Bu tarihlerde, Pentagonun’un, savaş meydanlarında çarpışmak için hazırlanmış ve ağır silahlarla donatılan robot savaşçılar için 127 milyar dolara yakın bir bütçe ayırdığı haberleri yayıldı. Bu proje nedeniyle savunma bütçesinin astronomik ölçülerde yükseleceği ve 2010 yılında ise 502.3 milyar dolara ulaşacağı hesap edilmişti.

Future Combat Systems (Gelecegin Savas Sistemleri) olarak bilinen projenin hayata geçirilmesindeki esas amacın ise insan kaybını önlemek olduğu belitirliyordu. Elbette robotun da ayrı dertleri var (mekanik dertler ve yakıt) ancak insanları riskli bölgelere göndermektense, ağrı sızı çekmeyen, ölmeyen (acaba?), kaşınmayan, yorulmayan bir aleti karşı tarafla çarpıştırmak resmi yetkililere daha mantıklı gelmişti. Ama bir robotun maliyeti bir askerinkiyle kıyaslandığında çok daha tuzluya geliyordu.

Cana geleceğine mala gelsin felsefesiyle hayat bulmuş bu proje sayesinde, Amerika girdiği her savaşı istediği kadar sürdürebilir artık. Öyle ya bu kez kimse hikimete çıkışıp da ” Ne bu kardeşim, Irak’a sağlam giden yarım geliyor-canlı giden ölü dönüyor” diyemeyecek. Çünkü ön cephede aslan gibi robotlar geri planda ise canlı askerler savaşacak. Yani insan kaybı azalacak.

Hatta yine 2005 yılında Swords olarak tanıtılan ve savaş alanı için hazırlanmış ilk robot araçtan sözedilmişti. Üzerinde tankları da vurma gücüne sahip silahlar ve taramalı tüfegin yer aldıği bu robot 2007 baharında Irak’a gönderilmeye başlandı. Yazın sonuna gelindiğinde ise 1 metre yüksekliğinde olan, uzaktan kumandalı bu robotun Irak’da kullanıma hazir halde olduğu bildiridi. Yani Amerikan askerlerinin arasına, Dedekorkut masallarının Tepegöz’ünü andırır şekilde tek gozu (kamera) olan bu bu robot asker de katılmıştı.

Aslına bakılırsa Amerikan ordusu bu tür robot araçları özellikle Afganistan’da yol kenarlarına yerleştilmiş mayınları tarama işlemlerinde zaten kullnıyordu. Tehlikeli mağaralara girerken de yine bu tur robotlar önden gönderiliyordu. Cephaneliklerde bekçilik yapanlar bile vardı.




Yeni robotlar ise değişik şekillerde tasarlanıyor. İnsan görünümlü olanlar var, kuş gibi havada uçabilenler var, ya da böcek gibi yerde gezebilenler var. Bunların içinde bazılari bir kaç gram ağırlıkta ve içlerindeki özel bir cihazı uzaktaki belirli bir binaya ya da odaya götürebiliyorlar.

San Diego daki Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne bağlı Araştırma Merkezin’de insan görünümlü olan robot üretildi bile. Kısa boylu olan bu robotun kolları sşlah şeklinde tasarlanmış ve başında da tek gözü var. Ama bu henüz savaş meydanında kullanılmaya hazır mı, hayır değil.

Bu çalışmaları yürüten insanlar Yıldız Savaşları gibi bilim kurgu filmlerinden ve Play Station bilgisayar oyunlarından ilham aldıklarını da saklamıyorlar. Örneğin bu projelerden birinin sorumluluğunu üstlenen Greg Heines, "Biz robot askerin konrol mekanizmasını Play Station 2’den sonra şekillendirdik. Çünkü bu 18-19 yaşındaki askerler bunları oynayarak büyüyorlar.”

Peki son gelişmeler neler. Araştırmalar sürdürülüyor. Amerikan ordusunun robotlaştırlıması devam edecek ve üç yıl içinde ordudaki robot savaşçi sayısı artacak. Zaten farklı şirketler ve bu şirketlerin birlikte çalıştığı MIT gibi üniversiteler her geçen gün yeni bir icatla çıkıyorlar Pentagon’un karşısına. Bu işin ucunda tonca para var çünkü. Herkes pastadan pay kapma derdinde.

Amerika da insansız uçan, tümüyle uzaktan kumandalı robot uçaklar 2010 yılına kadar hazır olacak. 2015 kadar ise bütün kara araçlarının önemli bir bölümünün robotlaştırılması amaçlanıyor.

Peki bu robotlar nasıl kullanılıyorlar, nasil özelliklere sahipler? Örneğin Visibuilding adlı yeni geliştirilen bir program sayesinde robotlarda X-Ray gözleri olacak. Böylece bu robotlar beton duvarın öteki tarafını görme yetisine sahip olacaklar. Dolayısyla bir binanın içindeki silahları ya da insanları da görebilecek, orada saklanan insanların yüzünü, yürme biçimlerini hatta kokularını tespit ederek nereye gitseler takip edebilecekler.

Şu an kullanılan bir başka robot Dragon Runner ise köşenin öbür tarafını görme yetisine sahip. Bu nedenle aldığı bilgiyi hemen gerisindeki askerlere iletiyor. Talon adlı robota 66 mm roket ya da 40 mm el bombası tasiyabildigi gibi M240 or M249 gibi taramalı tüfekler de taşıyabiliyor.

Bu robotların fiyatlarının hiç de ucuz olamdığını vurgulamakta fayda var. Örneğin bugun Irak’da kullanılan ve askerlerle birlikte operasyona katılan Crows adlı robot savaşçının fiyati 260 bin dolar. Bundan yola çıkarak bu cihazların maliyetini hesap edin artık.

Şimdilik bu robotlar çok fazla uzaktan kumanda edilemeselerde çok yakın bir zamanda uydu haberleşmesi alanındaki gelişmelerin de etkisiyle binlerce kilometere öteden kumanda edilebilecekler. Dolayısıyla New York daki kumanda ofisinde çalışan bir bilgisayar operatörü, Bağdat daki bir Iraklı yı oturduğu yerden vurabilcek.

Her sey iyi tamam. Aferin bilimadamlarına neler icat ediyorlar. Bu buluşlar sadece savaş meydanlarında değil, gündelik hayattaki ihtiyaçlarımızın giderilmesi içinde kullanılacak elbet. Ama her şey insanı öldürmek için yapılıyor ya bu korkunç. Bitin bu araştıma gelistirmelerin,yatırılan onca paralar, ileride daha görecegimiz cok savaslar olacagı anlamına geliyor. Çünkü bu aletler gelecegin savaslari için hazırlanıyor. Haliyle bazı akıl-fikir-vicdan sahibi insanlar soruyor. “Bu robotlara nasıl güvenecekseniz, ya hata yaparlarsa, ya yanlış insanları vururlarsa, ya sivilleri tararlarsa, o zaman kim suçlanacak, robotlar mı, onu kumanda edenler mi, üretenler şirket mi, ordu mu, kim?

Amerikan Savunma Bakanlıgı’nın robot silahlar projesini üzerinde çalışan bilimadamı Ron Arkin, askerler arasında bir anket yaptırmış. Çıkan sonuclar insana, kafayı yemiş askerlerdense, ruhsuz robotları tercih ettirecek türden. Çünkü askerlerin yüzde 10’u savaş zamanında zaten sivilere zarar veriyor, onların malını mülkünü yakıp yıkıyor. Bunun yanı sıra askerlerin 47’si sivillere saygılı ve onurlu muamele edilmesine karşı çıkıyor. Bundan da şu mana çıkıyor: Ruhsuz robotun istemeden yapacağı hatalar askerlerin bilerek yapacağı hatalar karşısında solda sıfır kalabilir. hidirgevis@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

#navbar-iframe { height: 0px; }