22 Ocak 2013 Salı

Araştırmacı gazetecilik nasıl oldu da öldü



Paris suikastı ile ilgili bilgiler Fransa’dan akmaya devam ediyor... Sorumlular, failler, yakalananlar... Detayları benden iyi takip ediyorsunuzdur, tekrara düşmeyeyim... Benim rahatsızlığım bu bilgilerin hepsinin kafada yeni soru işaretleri doğuruyor olması... Bilgiler resmî kaynaklardan aktığı için güvenilirliği ister istemez kuşku uyandırıyor... Ya bu bilgiler gerçeğin üzerini örtmek ve kurmaca bir gerçek yaratmak içinse... Öyle ya, derinlerde neler oluyor bilmiyoruz ve biliyoruz ki bütün siyasi cinayetler resmî kurumların içindeki karanlık tünellerden geçiyor.
Bir vatandaş olarak kuşkularımızın üzerine gidecek, bizi aydınlatacak, rahatlatacak, puzzle’daki kayıp parçaları bulacak, bulanık parçaları netleştirecek, olaylar ve kişiler arasında ikna edici bir ilişki haritası çıkaracak bir müessese var aslında. O müessese araştırmacı gazetecilik. Ancak araştırmacı gazetecilik kaldı mı ki... Galiba kalmadı... Türkiye’yi yakından ilgilendiren böyle bir olayda, sadece bu olayı araştırmak ve haber yapmakla görevlendirilmiş muhabirler kaç tane? Ama haber televizyonlarının isimlerini sayın desem, say say bitiremezsiniz değil mi...
Araştırmacı gazetecilik dünyada ölüyor bizde ise öldü galiba... Suriye’deki iç savaşın en yoğun döneminde ve durum Türkiye ile bu kadar ilişkilendirilmişken, kimse oraya bir muhabir göndermedi. Ne zamanki Twitter’da kendisiyle yaptığım röportajda Amberin Zaman, “Neden ben dâhil, Suriye’deki iç savaşı izleyen bir gazeteci yok” diye sordu ve bu söz, sosyal medyada yayıldı, medyada da hemen bir hareketlenme oldu... Suriye’ye muhabirler gönderildi. Ama gidenler de sanki kafalarındaki sabit fikrin sağlamasını yapmaya gitmiş gibiydiler. Oraya giden gazeteciler farklı düşünerek geri dönmedi, çünkü farklı kesimlerle görüşmediler, bir tarafın verdiği enformasyonla donanıp geri döndüler.
Dünyada da bu konuda durum çok vahim. Amerikan CNN kanalı araştırmacı gazetecilik departmanını feshetti. Nedeni basit, çok masraflı olması. E nasıl olsa internet üzerinden bedava olan Skype’la sağa sola görüntülü bağlantı yapabiliyorsunuz diye. İyi de Skype bağlantısının yeri ayrı, araştırmacı muhabirin yeri ayrı... Neyse... CNN’deki departmanın önemli muhabirlerinden biri Kaj Larsen’di, işinden oldu. Güney Amerika’da uyuşturucu tacirlerinin açtığı tünellerden geçip sağ çıkmıştı... Mogadişu cehennemine girmiş ilk Batılı gazeteciydi. Kaj şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? HBO kanalındaki “The Newsroom” adlı dizide danışmanlık yapıyor. Gerçek hayatta araştırmacı gazetecilik yapamıyor ama dizide araştırmacı gazetecilikle ilgili haber konularını belirliyor. Daha neler görücez Allah’ım, sen büyüksün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

#navbar-iframe { height: 0px; }