18 Ocak 2008 Cuma

Sex hatıraları müzeye





New York daki Seks Müzesi nin başlattığı Bölgelere Göre Seks adlı proje kapsamında, isteyen her Amerikalı müzenin internet sayfasına girip yaşadığı cinsel ilişki deneyimini yazılı olarak müzeye teslim ediyor. Böylece müzelik olan seks anıları isteyen herkes tarafından aynı internet sayfasından okunabiliyor.

Hıdır Geviş-New York

Bir arkadaşım var, ismi lazım değil. Ne zaman başbaşa kalsak, bana hep bir önceki gün yaşadığı cinsel ilişki tecrübesini anlatiyor. Hiç karşılık vermiyor-ne kaşımı-ne gözümü oynatıyor-ne şöyle-ne böyle diyorum. Arada bir nafile bir çabayla konuyu degiştirmeye çalıştıgım da oluyor. Ancak bütün bu tavırları takan kim, arkadaşım bu kez detaylara giriyor.

Ne zamandır bende başağrılarına yolaçan bu meseleyi “nasıl çözerim” diye düşünüp taşınıyordum. Bir arkadaş bir arkadaşa böyle bir kahır çektirmemeli öyle değil mi. Aslında Allah daha da fazlasını versin, gözüm yok. Yok ama yinede problem, klasik “biri yer -biri bakar-kıyamet bundan kopar” denklemine gelip çatıyor ve bendeki yaylar elimde olmayan sebeplerle kopuveriyor.

En sonunda çareyi buldum. Geçen akşam iş çıkışinda Splash’da buluştuk. Happy hours saatlerinde fena olmuyor bu mekan. Üstelik bir içki parasına iki içki alabiliyorsun.

Neyse. İçkileri ben aldım. Hani bizimki kendisini borçlu hissetsin de sazı eline alıp dünyanın en uzun ve aralıksız konuşmacısı rekoruna imza atmasın diye… İşe yaradı mi, hayir yaramadı tabii. “Nasılsın iyi misin” sorusuna verdiği yanıt, geleneksel biçimde şu cümleyle başladı : “ İnanmayacaksın dün gece neler oldu neler….”

Galiba insan kısmi, utana utana yırtık olmayı öğreniyor. Demek yine “dün gece” ha. Hiç çekinmeden, kırıp incitmekten korkmadan, yırtıkça sözünü kestim ve “Dur hele lafını unutma. Senin için cok hoşlanacagın bir şey keşfettim” dedim.

Beni duymadi bile. Ben de onu duymadım ve konuşmamı hiç kesmeden sürdürdüm.

Ona önerdiğim çözüm; New York’daki ilginç müzelerden biri olan Seks Müzesi’ne (Museum Of Sex) ait bir projeye katılmasıydı.

“Mapping Sex in Amerika” (Ben bunu Amerika’da Bölgelere Göre Seks olarak çeviriyorum) adını taşıyan projeyi anlatayım. Bu projenin amacı Amerika’da coğrafi bölgelere göre insanlarin seks alışkanlıkları (ya da cinsel ilişki gelenekleri) hakkında fikir edinmek. Böylece hem günümüz insanları için, hem de gelecekteki kuşaklar için bir belge-bir arşiv yaratmak. Örneğin 50 yıl sonra bu belgeleri inceleyen bir bilim insanı, 2000’li yılların başlarında Amerika’daki insanların cinsel ilişki deneyimlerinde ne gibi faktörlerin (Cinsel ilişkide insanlarin sınırları ne? Önyargılar, mevcut seks eğitimi ve hastalık korkusunun insanlarin cinsel yaşamındaki etkisi nedir?) etkili olduğu hakkında bir fikir sahibi olabilecekler.

Peki bu proje nasıl işliyor. Arkaşımın yapmasi gereken tek şey Müzenin internetteki sayfasına gitmek (museumofsex.com/USAmap). Orada karşısına bir Amerikan haritası çıkacak. Harita üzerinde, bulunduğu eyaleti tıklaması gerekiyor. Bu kez karşısına detaylı bir eyalet haritasi çıkacak. Sonra yaşadığı şehri , yani New York’u, hatta yaşadığı caddeyi ve sokağı seçebilecek. Ardından da önüne çıkan kutucuğa başkalarıyla paylaştığında rahatlatacağı bir seks ilişkisi deneyimini yazması gerekiyor. İsterse bir değil daha fazla da yazabilir. Hikaye bitince de “send” e tıklayip o güzel hatırasını müze yetkililerine teslim eder. Yazılan bu hatıralar, aynı internet sitesine giren diğer ziyaretçiler tarafından okuna biliyor. Böylece ben de arkadaşımın gece hatıralarını dinlemekten kurtulurum. Yani en azından öyle umuyorum.

Bu projenin esin kaynağı ise bir zamanlar sıra dışı araştırmalarıyla skandallar yaratan ünlü cinsellik uzmanı Alfred Kinsey (2004 yapımı Kinsey adli film bu bilim adamının hayatı üzerinedir). Hatta Kinsey’in 1930’larda yürüttüğü bir araştırma… Bu araştırma kapsamında, Dogudan Batıya, tepeden tırnaga her bölgeden her türden Amerikalı ile röportajlar yapılmış ve bu röportajlar kaydedilmişti. O gün, Dr. Kinsey ve yardımcılarına cinsel ilişki deneyimlerini anlatan Amerikalılarla ilgili kayıtlar, bugün Amerikalılar’ın gündelik cinsel tarihine ilişkin önemli bir döküman olarak duruyor.

Müzenin iddiasına göre projenin esin Kaynağı Kinsey, bana göreyse Kinsey değil, Turkiyeli gazeteci Tevfik Yener olabilir. Yaratıcı ve emektar bir gazeteci olan Tevfik Yener, 1990’lı yıllarda Sabah grubu adına Ekip adlı tabloid bir gazete çıkarmıştı. Bu gazetede, ”Dök içini rahatla” adlı bir bölüm yer alıyordu. Bu bölümde, Turkiye’nin dört bir yanindan gönderilen okur mektupları yayınlanıyordu. Okurlar, çoğunlukla birbirinden ilginç cinsel ilişki deneyimlerini anlatıyorlardı bu mektuplar aracılığıyla. Temizlikçi kadınlardan, köylü genç kızlara, eletrikçiden oto tamircisine, mevsimlik tarım isçisinden hasta bakıcıya, mühendisten şehirli ev kadınına her kesimden her meslekten ve cinsten insanın Ekip’e yolladığı çuval çuval mektuplar, gazete yönetimini bile şaşırtmıştı.

Yani aslında, Kinsey’in Amerika’da yaptığını Türkiye de bir bilimadami değil, bir gazeteci, yani Tevfik Yener yapmıştı. Üstelik amacı Kinsey ile aynı olmasa da… Ancak o yıllarda, hiç bir sosyal antropolog ya da sosyolog çıkıp da “dök içini rahatla” adlı köşede yayınlanan mektupların altın değerinde belgeler olduğunu ileri sürüp, bu mektuplar üzerinde bir tek makale olsun yazmaya kalkmadı. Her şeyi küçümsemekten, hiç bir şeyi göremeyen bilimadamları, böylece altın bir fırsatı daha kaçırmış oldular.
Hıdır Geviş/Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

#navbar-iframe { height: 0px; }