12 Mart 2008 Çarşamba

"Hiç bir sey satın alma"


















Hıdır Geviş-New York

Dünya çapında hızla taraftar kazanan Adbusters adlı Kanada kökenli yeni bir örgüt, insanları sürekli satın almaya teşvik eden reklamların zihinleri kirletip aşırı tüketime ittiğini düşünerek karşı atak başlattılar. 24 Kasım'i "Hic Birsey Satın Alma Günü" ilan eden gurubun, TV için hazırladığı reklam filmlerini ise CNN dışında hiç bir büyük televizyon yayınlamıyor.


İhtiyacı dışında tüketmek ya da ihtiyacından fazlasını tüketmek sadece Türkiye sınırları içinde süren bir tartışma değil. Zengin batılı ülkelere doğru gidildikçe bu tür tartışmaların dozu daha da artıyor. Çünkü bu ülkelerde tüketim oranları dünyanın geri kalanı ile kıyaslanmayacak ölçüde yüksek. Çok tüketmek demek dünya kaynaklarının da çok tüketilmesi demek. Aşırı tüketim ise yerkürenin ekolojik dengesini bozan esas nedenlerden biri.

Ancak aşırı tüketimin bütün bu negatif sonuçlarına rağmen batılı toplumlar tüketmeye devam ediyor. Bu toplumları tüketime meylettiren etkenler ise uzun ve kısa menzilli bombardıman füzeleri gibi yaşamın orta yerine düşen radyo reklamları, sokak kenarlarında bir mayın gibi gözünüzde patlayan reklam afişleri ve bir havan topu gibi evinde insanları vuran televizyon reklamları.... Reklamlar toplumu daha çok tüketmeye meylettiren esas sürücüler. Hani neredeyse "tükettiğin kadar mutlusun" felsefesi reklamlar sayesinde toplum
belleğinde gizli bir inanişa dahi dönüşmüş.

Peki bu hep böyle mi gidecek? Yoo hayır hiç de öyle gürünmüyor. Kuzey Amerika'da (Amerika ve Kanada) tüketim karşıtlarının oluşturduğu yeni bir hareket gün günden daha fazla insanın dikkatini çekiyor ve daha fazla taraftar topluyor. Bu grup üyeleri, hayatı ve ekonomiyi tüketim üzerine örgütleyen mevcut kapitalist sistemin kurallarına itiraz ediyorlar. Üstelik bunu Avrupa ve Turkiyeliler'in yaptığı gibi kuru, aşırı düşünülmüş, çok derin ve anlaşılmaz bir teorik mücadeleyle değil, pratik ve somut bir mücadeleyle yapıyorlar.

Işin ilginç yanı ise özellikle 90'lı yıllarda yaptıkları etkin kampanyalarla dünyayı allak bullak eden ve çevre bilincinin yerleşmesinde tüm insanlık tarihine tartışılmaz bir katkı sağlayan Greenpeace hareketi gibi, bu hareketin de doğum yeri Kanada.

Adbusters (Ben bunu "Firlama reklamcilar" olarak çeviriyorum, web adresleri: adbusters.org) adlı bu yeni hareket şimdiden 60 farklı ülkede 120 binin üzerinde üyeye sahip. Grup, pek çok şey yapıyor ama bu yaptıkları arasında en çok ses getiren projelerinden biri "Buy Nothing" yani "Hiç Bir Şey Satın Alma" Günü.

Bu özel günün tarihi ise 24 Kasım. 24 Kasım özellikle seçilmiş, çünkü bu dönem tam da Amerikalı ve Kanadalılar'ın Thanksgiving ve Christmas için en çok alış veriş yaptıkları döneme denk düşüyor.

Örgütün kurucusu Kalle Lasn aynı zamanda grubun yayın organı olan Adbusters dergisinin editörlüğünü yapıyor. Lasn'a göre ortalama bir Kuzey Amerikalı bir Meksikalı'dan 5 kat bir Hindistanlı'dan ise 30 kat fazla tuketiyor. O'na gore Kuzey Amerikalilar'in biraz sorumlu davaranarak tüketim konusunda daha dikkatli haretket etmeleri gerekiyor. Çünkü fazla harcamak fazla calışmak ve başka şeylere az zaman harcamak demek, bunun yanı sıra fazla tükettiğinizde dünya kaynaklarının sonunu getirdiğiniz gibi ortaya çıkan atıklarla
hem çevresel kirliliğe yolaçıyorsunuz hem de ekoljik dengeyi bozuyorsunuz.

Peki insanlar az tüketince ne olacak? Tüketim üzerine kurulu ekonomi batmayacak mı? Ekonomi batınca insanlar işsiz kalmayacak mı ve bu da hayatın dengesini bozmayacak mı? Lasn'in bu soruya verdiği yanıt ise şu: "Ekonomi başlangıçta bir kriz yaşayacak ama çok geçmeden yeni duruma kendini adapte edecek"

Grubun "Buy Nothing" adlı kampanyasıyla ilgili reklam filmlerini youtube'dan izleyebilirsiniz.
Örneğin bunlardan biri aynen şöyle: Fondaki ses şunlari söylüyor: "Kredi kartı ve borçları ödemekten usandınız mı... Sürekli mutfaktan çöp atmak sizi bıktırdı mı... Yoğun bayram alışverişi nedeniyle strese mi girdiniz. Öyleyse sizin için mükemmel bir ürünümüz var: "Hiçbirsey". Bu ürün çöp üretmiyor, yan etkileri yok, zehirleyici değil, aile dostu, her keseye uygun, güzel ve yaratıcı, memnuniyet garantisi var....."

Reklam filmi şu sözlerle son buluyor: "Bu bayram cüzdanınızı dinlendirin ve hiç bir şey satın almayın...."

Reklam filmlerini yayınlamak için TV'lere tonca para ödense de hazırlamak için neredeyse hic para harcanmamış. Gönüllüler oynuyor, çekimler çok basit ve amatorce, ancak reklamda ana fikrin işlenişi ve mesaj verme gücü son derece profesyonel bir yaklaşımla kotarılmış.

İlk olarak 1992 yılında çalışmalarına Kanada'nin Vancouver eyaletinde başlayan Adbusters grubunun "Buy Nothing-Hic Bir Şey Satın Alma" kampanyası Norveç'den İsrail'e Almanya'dan Japonya ve Yeni Zellanda ya kadar yaklaşık 60 ülkede yürütüldü. Ancak Amerika'da grubun reklamlarını, Fox ve MTV'nin de aralarında bulunduğu pek çok büyük ulusal televiyon kanalı yayınlamayı reddetmiş, CNN hariç.

Bunun üzerine 3000'e yakın adbusters taraftarı MTV'ye email atarak bu tutumu protesto etmişler.

Adbusters grubu bunun dışında da bir sürü ilginç projeye imza atmış. Örneğin
TV Turnoff Week (Televizyonları kapatma haftası) adlı kampamyalarıyla da çocukları ve yetişkinleri daha az TV izlemeye ve sosyal ilişkilere daha fazla ağırlık vermeye özendirmeyi hedeflemişler. Grup yetkililerine göre örneğin 2007 yılında 20 milyon insan kampanyayı destekledi. kampanya kapsamında televizyon kapatma günleri belli: 2008 - 21-27 Nisan, 2009 20-26 Nisan, 2010 19-25 Nisan.

Bir diğer kampanyaları ise internet sitelerinde organik, çevre dostu, bağımsız üretici dostu ve sendika dostu ürünler satmak. Örneğin blacspot shoes denilen iki ayrı tip ayakkabi üretiyorlar. Bunların bir çifti posta masraflarıyla birlikte 90 dolara maloluyor. Birisi yarım bot diğeri converse benzeri ayakkabılar. Sloganları ise şu: "Bu ayakkabılarla Nike'in kıçına bir tekme atın". Burada amac biraz da Çin de işçilerini çok dramatik kosullarda çalıştıran tesislerde üretılen ve 10 dolara maledilen ayakkabıları dünyada 100 dolara satan Nike firmasını protesto etmek.
Ayakkabılarda organik keten ve geri dönüşümden (Recycle; eskiyen bir ürünün değerlendirip tekrar işleyerek hammadde elde etmek) elde edilmiş plastik kullanılıyor. Avrupa'da isçilerine sendika hakkı tanıyan ve yüksek ücret ödeyen bir fabrikada üretiliyor. Üstelik bu kalitede bir ürünü gayet makul bir fiyatla satıyorlar.

Aynı şekilde web sitelerinde portatif kahve maşrafaları da satıyorlar mesajları da şu: Starbucks gibi zincirlerden kahve alacağınıza bağımsız kahve dükkanlarından kahve alın.
Bu ürünlere rağmen grubun esas gelir kaynağı yaklaşık 8 dolara satılan dergileri,

Umuyorum bu tür girişimler, Türkiye'de sadece soyut fikirlerle muhalefet yapmayı adet haline getirenlere iyi bir örnek olur. Masa etrafında dönen tartışmalara bazen ara verip, yaratıcı, somut ve inandırıcı alternatif projeler üretmek de lazım.
TARAF GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

#navbar-iframe { height: 0px; }